Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Emre ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde vazife yapan Nöroloji Prof. Dr. Okan Doğu, husus ile ilgili dikkat cazip bilgiler paylaştı.

Nörodejeneratif hastalıklar olarak nitelenen Parkinson hastalığı, beyinde belirli bir küme hücrenin, şimdi tam olarak bilinmeyen sebeplerden ötürü, yavaş yavaş ölmesi sonucu ortaya çıkan hastalıklardan biridir. “Parkinson hastalığında, beyinde dopamin denen maddeyi üreten hücrelerin yavaş yavaş mevti kelam hususudur. Beyinde dopaminin azalması sonucu hareketler genel olarak yavaşlar, yürüme yavaş, öne eğik ve küçük adımlı bir hale gelir. Yavaşlığa kaslarda katılaşma, ellerde, bazen bacaklarda istirahat halinde ortaya çıkan bir titreme eşlik eder. Hareketle ilgili bu belirtilerin yanı sıra hastalarda duygudurum bozuklukları, kabızlık üzere meseleler, ileri yaşlarda zihinsel bozulma da ortaya çıkabilir” formunda konuşan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Emre risk faktörleri ile ilgili çarpıcı bilgiler verdi:

PROF. DR. MURAT EMRE: “TARIM İLAÇLARI, KUYU SUYU VE BAŞ TRAVMASI RİSKİ ARTIRIYOR”

“Bugüne kadar yapılan çalışmalar tarım ilaçlarına maruz kalma, kuyu suyu kullanımı üzere birtakım çevresel faktörlerin yanında önemli baş travması geçirmiş olmanın Parkinson riskini artırdığını göstermiştir. Kahve ve sigara kullanımı ise hastalık riskini artıran faktörler ortasında yer alır. Hastalığın genetik formları da vardır, lakin bu küme tüm hastaların %5-10 ortası bir kümesini oluşturur.”

Erken teşhisin birçok kıymetli yararı olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Emre, öncelikli amacın tetkikler yoluyla hastalığın benzerlerinden ayırarak, hakikat tedaviye başlamak ve gerekli hayat üslubu tedbirlerini almak olduğunu lisana getirdi. “İlaç tedavisinin gecikmeden başlanması, beyinde dopamin eksikliği sonucu oluşacak kimi değişikliklerin önüne geçilebilir. Uygun tedaviyle hastanın ömür kalitesi erken periyottan itibaren güzelleştirilip daha uzun bir mühlet fonksiyonel kalması sağlanabilir” halinde konuşan Prof. Dr. Emre, hastalığın tedavisi ile ilgili şunları söyledi:

“Bugün elimizde bulunan ilaçlarla hastalığın belirtilerini büyük ölçüde gidermek, hastanın olağan ya da olağana yakın bir fonksiyonelliğe kavuşmasını sağlamak mümkündür. Bu ilaçlar beyindeki dopamin düzeyini yükseltir yahut onun tesirini taklit ederler.”

AKILLI SAAT UYGULAMALARI PARKİNSON TAKİBİNDE YARARLI MI?

Günümüzde kullanım oranı artan akıllı saatler, özellikleri ve eklenen uygulamalar sayesinde sağlıklı ömür konusunda birer yardımcı haline geldi. “Son yıllarda kişinin motor maharetlerini, hareket sıklığı ve suratını, titremeyi akıllı saatler ya da sensörlerin kullanıldığı daha kompleks aygıtlarla uzaktan izlemek mümkün hale gelmiştir. Bu metotların avantajı kişinin günlük hayattaki performansını kendi ortamında ve tüm gün boyunca değerlendirmeyi mümkün kılmalarıdır” biçiminde konuşan Prof. Dr. Emre, özellikle klinik çalışmalarda denenmekte olan ilacın aktifliğinin ölçülmesinde ya da tedaviye verilen karşılığın gün içinde değişkenlik gösterdiği hastalarda, ilaç dozlarını ayarlanmasında bu metotlar kıymetli avantajlar sağlar” bilgisini verdi.

PROF. DR. OKAN DOĞU: “TÜRKİYE’DE PARKİNSON HASTALIĞININ GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR”

Toplumların giderek yaşlanması ile birlikte Parkinson hastalığının görülme sıklığında artış yaşandığını belirten Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde misyon yapan Nöroloji Prof. Dr. Okan Doğu, ülkemizde de tıpkı riskli artışın geçerli olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Doğu, sözlerine şöyle devam etti:

“Fakat hastalık sayısındaki artışı yalnızca yaşlanmanın artması ile açıklayamıyoruz; bunun yanı sıra son yıllarda çevresel risk faktörlerinin Parkinson hastalığının oluşması üzerindeki tesirlerine ait çok kuvvetli deliller var. Hava kirliliği, besin kirliliği, maruz kaldığımız toksinler ve hatta tükettiğimiz su ve sütlerde bulunan ziyanlı içerikler Parkinson hastalığına yatkınlığı artırmaktadır. Parkinson hastalığı 65 yaş üzeri toplumda %1 sıklığında görülen bir hastalık ve yaş ilerledikçe bu sıklık oranları daha da artmakta, 80 yaş üzerinde yüzde beşlere kadar çıkmaktadır. Ülkemizde ise 150 ila 200 bin civarında Parkinson hastası olduğunu varsayım ediyoruz.”

PROF. DR. OKAN DOĞU: “OMUZ AĞRISI PARKİNSON HASTALIĞI BELİRTİSİ OLABİLİR!”

Henüz hastalığın büsbütün ortadan kaldırılmasını sağlayan bir tedavinin kelam konusu olmadığını fakat günümüzde çok güçlü tedavi seçenekleri olduğunu da kelamlarına ekleyen Prof. Dr. Doğu, “Örneğin bir çalışmada, bir küme Parkinson hastasına uygulanan yeni bir antikor tedavisinin hastalık seyrinin yavaşlattığı gösterildi. Bu nedenle tedaviye dair umutlu olmak için elimizde çok neden olduğunu düşünüyorum.”

Dünya çapında yapılan araştırmalar ve tedavide gelinen gelişmelerle birlikte ülkemizde de bu tedavilere erişimin çok düzgün bir noktada olduğunu belirten Prof. Dr. Doğu, önemli bir ikazda bulundu:

“Hastalık kuşkusu olanlar birinci olarak elbette bir nöroloji uzmanına başvurmalı. Zira hastalığın kimi başlangıç belirtileri titreme ya da hareketlerde yavaşlama biçiminde olmayabiliyor; örneğin omuz ağrısı, koku duyusunda azalma ya da kayıp, tasa bozukluğu ve depresyon, kabızlık üzere belirtilerle de ortaya çıkabiliyor.”

İMREN DİNÇER: “HAREKET BOZUKLUKLARI KÜMEMİZ İLE PARKİNSON HAKKINDA FARKINDALIK YARATAN PROJELER YAPIYORUZ”

Güvenilir ve yüksek kaliteli sıhhat tahlilleri, güçlü küresel iştirakleri ve yenilikçi Ar-Ge çalışmaları ile Türkiye’nin en süratli büyüyen ilaç şirketlerinden biri olan GEN, ülkemizde görülme oranı giderek artan Parkinson hastalığı ile ilgili farkındalık yaratan çalışmalarına devam ediyor.

Konu ile ilgili bilgiler veren GEN Ünite Müdürü İmren Dinçer şu formda konuştu:

“Parkinson hastalığı, derneklerin ve firmaların hasta odaklı yaklaşımları ile toplum tarafından daha fazla bilinir hale geldi. Az tahliller üzerine ağırlaşmış ve hasta odaklı bir firma olarak bizler de Parkinson hastalığının çok uzun soluklu bir seyahat olduğunun şuurundayız. 

Hareket Bozuklukları Kümemiz ile birlikte Parkinson hastalığı konusunda farkındalığı artıran projeler yapmaktayız. Bu projelerimiz ile seyahatlerinin her kademesinde hasta, hasta yakını ve doktorlarımızın yanında yer almaktayız.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı